Ihlara Vadisi, Aksaray

Dünya’nın en büyüleyici yerlerinden biri olan Kapadokya’nın, kültürü, doğası, bitki örtüsü ve manzarası ile insanı kendisine hayran bırakan cenneti tarihteki adıyla Peristremma olan Ihlara Vadisi. Türkiye’nin en çok ziyaret edilen 10 ören yeri arasında bulunan bu cennet hala gitmediyseniz sizi büyülemek için bekliyor.

Uçsuz Bucaksız Bozkırın Ortasında Saklı Kalmış Bir Cennet: Ihlara Vadisi

Adı Nevşehir Kapadokya ile anılsa da, aslen Aksaray sınırında bulunan anılan yeryüzünün en büyük kanyonlarından bir tanesi olan Ihlara Vadisi ile ilgili aklınıza gelebilecek her türlü sorunun cevabını sizler için derledik..

Ihlara Vadisi Nerede? Hangi İle Bağlı?

Dünyanın en büyük kanyonları arasında bulunan Ihlara Vadisi Kapadokya bölgesinin güneyinde, Aksaray ili sınırları içerisinde bulunmaktadır. Aksaray’ın Güzelyurt İlçesi, Ihlara Kasabasında bulunan bu mucizevi bölge Hasan Dağı’nın kuzeydoğusunda yer almaktadır. Aksaray’a 40 kilometre bulunan vadi, Güzelyurt’a ise 7 km uzaklıktadır.

Ihlara Vadisi Nasıl Oluşmuştur?

Asırlar önce Hasan Dağı’nın püskürmesi sonucu oluşan volkanik tabakanın sonrasında rüzgar, seller ve birçok doğa olayının etkisi ve Melendiz Çayı’nın aşındırması ile oluşmuş Ihlara Vadisi.

Kanyonun dik yamaçları boyunca akan Melendiz suyu sebebiyle, bölgede eskiden yaşayan halk “Dönerek Akan Suyun Halkı” yani “Peristremma” adını almıştır. Melendiz Nehri burada yaşam olmasının temel nedeni olmuş, bu büyüleyici kanyonun oluşumunda başrol oynamıştır. Yüksekliği 120 metreye kadar uzanan bu muhteşem kanyon, Ihlara Kasabası’ndan başladığı yolculuğunu Selimiye’ye kadar devam ettiriyor. Kuzeybatı istikametinde Selime Kasabası, Yaprakhisar ve Belisırma Köyleri’nin ve Ziga Kaplıcası’nın bulunduğu geniş vadiye ve oradan Tuz Gölüne yönelir. Oluşumu bir çok gizemi içerisinde bulunduran vadinin hiçbir kıyısı yok.

Karasal iklimin hakim olduğu alanda Akdeniz ikliminin yaşandığı bir alan. 14 kilometrelik vadi içerisinde sayısız kilise ve tarihi alan bulundurmaktadır. Döneminde burada yaşamış halka dair pek çok iz bulabileceğiniz, insan elleriyle oyulmuş manastırları görebileceğiniz, peri bacalarına yakından şahitlik edebileceğiniz bu muhteşem güzellik Kapadokya’ya gelen turistlerin mutlaka uğradıkları, her yıl ziyaretçi akınına uğrayan bir alan. Özellikle Çin, Japonya, Almanya, İngiltere ve Fransa gibi pek çok ülkeden her yıl binlerce turist Ihlara Vadisi’ni görmeye geliyor. T

am ortasından Melendiz Çayı geçen vadiye girer girmez içinizi kaplayacak olan huzura; suyun, kuşların, böceklerin muhteşem sesleri eşlik ediyor. Etrafta kendi ayak sesiniz ve bunlardan başka duyabileceğiniz başka hiçbir ses yok eğer bir akşamüstü gittiyseniz. Günün erken saatlerinde daha cıvıl cıvıl bir Ihlara Vadisi karşılıyor ziyaretçilerini.

nevşehir aksaray arası ıhlara vadisi

Ihlara vadisinin konumu, bitki örtüsü, doğal oluşumu bu noktayı cazip bir yerleşim yeri ve Hristiyanlığın merkezi haline getirmiştir. 4. yüzyıldan itibaren bölgeye Hristiyan din adamlarının yerleştiği bölge aynı zamanda keşişler ve rahipler tarafından bir inziva yeri olarak kullanılmıştır. Vadi yamaçlarındaki tüfleri oyarak, manastır ve kiliseler yaptıkları bilinmektedir.

Önemli bir manastır merkezi olan bölgede dönemin sanat özelliklerini barındıran birçok resim kiliselerin içerisine girildiği anda dikkat çekmektedir. Vadide banisi (yaptıranı) belli olan kiliseler yer almaktadır. Bu isimlerin bilinmesi bilim dünyası için ayrı bir önem taşımaktadır. Ayrıca gizemin çözülmesi için bir ipucu niteliği taşımaktadır. Çünkü vadinin içerisindeki kiliselerin ne zaman yapıldığına dair kesin bilgiler bulunmamaktadır. Hristiyan dininin merkezi olan Ihlara Vadisi’nde, dinin artık farklı dilleri konuşan insanlar arasında yayılmaya başlaması ile ilgili yaşanan olayları resmederek anlatmaya çalıştıklarına dair kalıntılar bulunmaktadır.

Dinin başka dilleri konuşan insanlar arasında yayılması, okuma yazma oranının düşük olması ve Latinceyi az kişinin bilmesi nedeniyle zorlaşmıştır. Bu nedenle dini yaymak için kiliselerde, İncil’deki konular, İsa’nın hayatı, din büyükleri ve onlarla ilgili olaylar resimlerle anlatılmaya başlanmıştır. Vadinin içerisinde bulunan kiliselerde Son Akşam Yemeği, İsa’nın Doğumu, Ziyaret, Meryem’e Müjde, Mısır’a Kaçış gibi pek çok sahne resmedilmiştir. Ziyaretiniz sırasında bunları görmeniz oldukça mümkün. 

Ihlara Vadisi’nde Kaç Tane Merdiven Var?

Vadiyi ziyarete gelenlerin bu büyüleyici güzelliği görmek için çıkıp inmeleri gereken 397 basamak bulunmakta. Toplamda 794 basamak çıkıp hem etkisinden çıkamayacağınız bir yer görüp hem de 1200 kalori yakabilirsiniz.

Ihlara Vadisinde Gezilecek Yerler ve Yapılacak Aktiviteler

Tam anlamıyla eksiksiz bir şekilde, içinize sine sine bir gününüzü ayırarak gezebilirsiniz bu muhteşem alanı. Kapadokya’nın büyülü yerlerinden biri olan Ihlara Vadisi sizi tarihin içerisinde saatlerce devam edecek bir yolculuğa çıkartacak. Hem manzarası hem de tarihi ile sizi büyüleyeceğine eminim. 

Ihlara Vadisi konumu itibariyle yüzyıllar boyunca çok değerli bir alan olmuş. Şuan vadinin içerisinde bulunduğu Aksaray ili, Hristiyanlığın doğuşu için önemli bir merkez. Önemli mezhep kurucularının 4. yüzyılda bölgeye gelerek Yunan-Slav sistemli bir manastır hayatı kurmaları, Mısır ve Suriye gibi bölgelerde manastır hayatının tersine bir sistem göstermiştir. Burada bulunan dini liderler dünya ile ilişkilerini kesmeden farklı diller konuşan, farklı inançları olan insanlara dinlerini anlatarak dini yaymaya çalışmışlardır. Düzenin bu şekilde işlediği ilk nokta olan Belisırma Köyü Hristiyanlık için özel bir konumdur. 

Vadiyi gördüğünüz anda büyülenmiş gibi hissedebilirsiniz. Ardından meşhur merdivenlerinden inmeniz gerekiyor. Sayıları çok görünse bile merdivenden inmek 5-10 dakikanızı alacak. Vadiye indiğinizde gördüğünüz mükemmel manzara sizi büyülerken ardından 4 kilometrelik bir patika yola giriyorsunuz. Ortasında bulunan Melendiz Nehri yolu ikiye bölüyor. Yolun her iki tarafında da görülmesi gereken, birbirinden muhteşem tarihi yapılar yer alıyor. Buraları gezerken en fazla diz boyuna gelen nehrin kenarına oturup ara ara soluklanabilirsiniz. 

Ihlara Vadisi’ne özel araçları ile gelen ziyaretçiler için bir otopark bulunuyor. Buradan bilet alarak aracınızı bırakabilir, yapacağınız uzun geziye hazırlık olarak su, atıştırmalık bir şeyler alabileceğiniz bir mağaza bulunuyor. 

Son olarak ise; Kapadokya’da sıcak hava balonu turu talebine yetişilemediği için, alternatif olarak başlatılan Ihlara vadisi balon turu aktivitelerine de katılabilirsiniz.

Ihlara Vadisi’nde Kaç Tane Kilise Var?

Kapadokya’nın en önemli yerlerinden biri olan aynı zamanda başlangıcı kabul edilen Belisırma köyü kıyısındaki Ihlara Vadisi’nde 100’den fazla kilise bulunuyor. Vadide yer alan Selime Kasabası ve Yaprakhisar Köyü’nde; Yılanlı Kilise, Kokar Kilisesi, Pürenliseki Kilisesi, Eğritaş Kilisesi, Direkli Kilise, Saint Georgeus (Kırkdamaltı) Kilisesi, Karagedik Kilisesi, Ala Kilisesi, Bezirhane Kilisesi, Bahattin Samanlığı Kilisesi ve Batkın Kilisesi gibi mutlaka görülmesi gereken muhteşem mimari yapılar bulunuyor. 

14 kilometrelik vadi tabanında bu zamana kadar canlılığını korumuş olan kiliseler, kilise duvarlarına yapılmış resimlerin tekniklerine göre ikiye ayrılmışlardır. Ihlara bölgesindeki kiliseler Kapadokya tipi olarak adlandırılırken, Belisırma civarındaki kiliseler Bizans tipi olarak değerlendirilmiş. Vadinin girişine en yakın kilise olan Ağaçaltı Kilisesi; ejderha, ağaç ve İsi’nin doğumu, göğe yükselişi gibi fresklerle süslenmiştir. Sümbüllü Kilisesi ise Hristiyanlığa dair ögeleri barındıran pek çok fresk bulundurmaktadır duvarlarında.

Vadi boyunca bütün kiliseler merdivenler ile ulaşabilirsiniz. Bazı kaya kiliseleri ve yerleşim yerleri yüksekte bulunuyor. Hepsini görmek biraz yorucu olsa bile buna değeceğine emin olabilirsiniz.

Tekniklerine göre ikiye ayırdığımız kiliselere gelin yakında bakalım. İlk olarak Ihlara Kasabası’nda bulunan Kapadokya Tipi Kiliseler ila başlayalım. Burada bulunan kiliseler Hristiyanlığın ilk dönemlerine dair izler taşımaktadır. Fresklerde İncil sahneleri Kayserili Basilus ve Nazianos’lu Gregorius azizlerin anlayışlarına göre resmedilmiştir. Son dönem Roma etkisini taşıyan Ağaçaltı Kilisesi hariç, diğer kiliselerde Mısır ve Suriye manastır hayatının doğu izlerini taşıyan oldukça uzun betimlemeler yapılmış.

Ağaçaltı (Daniel Pantonassa) Kilisesi

Aksaray Kapadokya’da Ihlara Vadisi’nin içerisinde bulunan bu muhteşem detaylara sahip kiliseye, girişten geçtikten sonra merdivenlerin yarısını inip sağa indiğinizde 10 metre ileride bulunuyor. Kilisenin asıl girişi toprağın altında ancak şimdiki girişi 2. Kat olarak kabul edilen galerinin apsis kısmında. Girişin hemen karşısında Aziz Daniel adıyla anılan aslan betimlemelerini görüyoruz. Ağaçaltı Kilisesi en üstte kalan kilisedir. İçindeki resimlerin çoğu maalesef silinmiş. Ancak hala samanlarla yapılmış olan Hristiyanlığa ait resimleri görmek mümkün. İncil’den sahneleri kilisenin duvarlarında görebilirsiniz. Bir rivayete göre bu kilisenin belli bir kapısı olmadığı için ağaçlar yardımıyla girilip çıkıldığı yönünde. Bu yüzden kilisenin adı Ağaçaltı Kilisesi olarak kalmış.

Bazı kaynaklara göre Danyal Peygamber’in aslanlar arasında gösterildiği tahrip olmuş freskten yola çıkılarak Aziz Daniel denmiş, bazılarında ise içindeki bir yazıt nedeniyle Pantanassa Kilisesi olarak da anılmış. Aslanların tasvir edildiği freskin Hristiyanlara değil de İran’a özgü olması bu kilise hakkında gizemi arttırmaktadır. Kilisenin yapılış tarihi kesin olarak bilinmiyor. Tahminler 4. yüzyıl ve 6. yüzyıl arasında bir tarihte yapıldığı yönünde. Kilisenin merkezi yüksek kasnaklı bir kubbeyle, haç kollatı beşik tonozla örtülüdür. Preikonaklast teknikle yapılan kilisedeki fresklerin 9-11’inci yüzyıl arasında yapıldığı düşünülmektedir. Freskler beyaz zemin üzerine kırmızı, sarı ve gri renklerde boyanmış. Kuzeyde bulunan haç kolu bitkisel ve geometrik şekiller ağırlıkta olmak üzere, kalabalık motiflerle süslenmiş.

Kilisenin içerisinde bulunan yazılardan birinde Hz. Meryem “göklerin kraliçesi” olarak anılmış. Hz. Meryem ile ilgili ölümü ve cennete gidişi gibi sahneleri görebilmek mümkün. Müjde, Doğum, Vaftiz, Vahiy, İsa’nın Göğe Yükselmesi ise diğer fresk sahnelerinden. Birçok yeri yıkılmış olan kilisenin merkez mekana açılan ana ve güney yan apsisi tamamen yıkık haldedir. Yapıya giriş bu yıkık olan ana apsis üzerinden sağlanmaktadır. Zamanında yaşayan halkın giriş olarak kullandıkları kısımlar ise batı kolun güney ve kuzeybatı köşe odasının kuzey duvarlarındadır. Biraz daha aşağısında Pürenli Seki Kilisesi bulunuyor.

Pürenli Seki Kilisesi

Ihlara Vadisi’nde bulunan kilise ismini çevresinde yetiştirilen püren isimli otlardan almıştır. Kilise Ağaçaltı Kilisesi ile aynı tarafta bulunuyor. Ihlara Vadisi’ne yaklaşık 300 metre uzaklıkta ve ırmak seviyesinden 30 metre yukarıdadı. 10-12. yüzyıllar arasında yapıldığı düşünülen kilise kayalara oyulmuş 4 bölümden ve beşik tonozla örtülmüş 2 neften oluşuyor. Kilisenin zemininde mezarlar bulunuyor. İçerisinde bulunan freskolar 10-12. yüzyıllar arasında tarihlendirilmektedir.

Püren otları arasında bulunan kilisenin giriş bölümü salona açılıyor. Salondan diğer bölümlere geçiş sağlanabiliyor. Yapılış tarzı nispeten daha ilkel olan freskler, karanlık renklerle yapılmış olmasına rağmen betimlemeleri nedeniyle büyük önem taşıyor. ‘Sivaslı Kırk Şehitler ve Deesis’ ve ‘Son Yargı’ fresklerini görebilmek mümkün. Ayrıca yine duvarlarına tasvir edilen Pemgamberlerin kehaneti, Meryem ve piskoposlar ve İncil’den çeşitli sahneleri görebilirsiniz. Kilise aynı zamanda vadide bulunan Kokar Kilisesi’nin kuzeyinde kalıyor.

Kokar Kilisesi

Vadinin en eski kiliselerinden biri olan Kokar Kilisesi’nin 9. yüzyılda yapıldığı, içerisinde bulunan fresklerin ise 11. yüzyılın ikinci yarısında yapıldığı düşünülmektedir. Günümüze kadar hala gelmeyi başarabilmiş olan freskler görenleri büyüleyecek işçiliğe sahipler. Fresklerde ağırlıklı olarak gri rengi kullanılmış. İçerik olarak ise işlenen konular oldukça fazla. Kilisenin orta mekanındaki tonoza büyük bir haç resmedilmiş. Bu haçın Hz. İsa’ya için yapıldığı düşünülüyor. Diğer fresklerde ise İsa’nın Doğum Müjdesi, Vaftiz, Üç Müneccim, Çarmıha Gerilme, Göğe Yükselme, Mahşer Günü, Son Akşam Yemeği, Mısır’a Kaçış, Havarilerin Görevleri gibi pek çok olay konu bütünlüğü sağlanarak resmedilmiş.

Kilisenin içerisinde iki adet mezar odası var. Bu odaları diğerlerinden ayıran noktası ise süslemelerin kırmızı boya ile yapılmış olması. Öncesinde tek katlı, tek nefli, beşik tonozlu olarak yapılmış olan kilise, Bizans döneminde içeri doğru oyularak daha geniş bir alana yayılmış. 

Sümbüllü Kilise

Adını bölgede yetişen sümbül çiçeklerinden alan kilise, vadinin girişinde hemen sol tarafta bulunmaktadır. Vadide gezdiğin yerler arasında en unutulmaz yerler arasında olacak bu kilisenin girişi biraz ziyaretçilerini zorlasa bile buna değeceğine emin olabilirsiniz. Kiliseye giriş dar bir pencereden yapılıyor. 11.-12. yüzyıllar arasında yapılmış olan kilise haç planlı yapılmış. Aslında bir manastır kilisesi olduğu tahmin edilen bu muhteşem yer, büyük bir kayanın içerisine iki katlı olarak oyulmuş. Bu iki kattan birinci kat olduğu gibi mağara şeklinde bırakılmış.

Merdivenlerden çıkarak ulaşılan ikinci katta ise kat beş mekana bölünmüş. Tavanın doğu tarafına bir kubbe oyulmuş. Üzeri ise beşik tonozla kapatılmış. Diğer bütün kiliselerde gördüğümüz freskleri burada da görmek mümkün. Hz. Meryem, Hz. Meryem’in ölümü, İsa’nın Doğumunun Müjdesi, İsa ve Fırında Üç Yahudi ile Aziz kilisenin içerisinde görebileceğiniz önemli fresklerden. Kilisenin tam karşı yamacında ise Yılanlı Kilise yer alıyor. 

Yılanlı Kilise

Ihlara Vadisi’ne girdikten sonra merdivenlerden aşağı indiğinizde sol tarafta karşılıyor sizleri Yılanlı Kilise. Vadinin en çok gezilen kiliselerinden biri olan bu kiliseye bir köprüden geçip yaklaşık 20 metre ilerlediğinizde ulaşabiliyorsunuz. Yılanlı Kilise pek çok özelliği ile vadi içerisinde bulunan diğer kiliselerden ayrılıyor. 9.-12. yüzyıl arasında yapıldığı tahmin edilen kilisenin kesin yapılış tarihi hakkında diğer tüm kiliselerde olduğu gibi net bir bilgi yok. Ancak kilise içerisinde yer alan fresklerde diğer bütün kiliselerde olduğu gibi İncil’den sahneleri görürken, diğerlerinden farklı olarak öteki dünya ile ilgili freskler görüyoruz. Yapılış planı olarak diğer kiliselerden farklı özellikler taşıyan kilisenin kolları geniş, uzun Yunan haçı planıyla ve daha gelişmiş bir planlama ile yapıldığını görüyoruz. Asıl giriş olan kuzey tarafı yıkılmış bu nedenle kiliseye giriş koridorunun sonundan giriliyor. Kilisenin yapının yarıda kalmış olması, tamamlanamamasının nedenleri bilinmese bile ziyaretçileri oldukça düşündüren bir yer burası.

Kilisenin içerisinde batıdaki duvarda sekiz yılanın saldırdığı dört günahkar çıplak kadın resmini görebilirsiniz. Resimler günümüze kadar oldukça sağlam bir şekilde ulaşmış. Bu nedenle resmi gördüğünüzde tahrip olan birinci kadının suratı hariç pek çok ayrıntıyı rahatlıkla anlayabileceksiniz. Bu resim hakkında pek çok rivayet var. Rivayetlerden birinde birinci ve yüzü tahrip olduğu için anlaşılmayan kadın, çocuğunu terk eden bir kadın ve bu yüzden yılanlar onu her yerinden ısırıyor.  İkinci kadın ise çocuğunu emzirmediği için göğsünden, üçüncü kadın yalan söylediği için dilinden, dördüncü kadın ise söz dinlemediği için kulağından ısırılıyor. Aynı duvarda Son Yargı, 24 Aziz ve Sivaslı 40 Şehit Portresi gibi birbirinden muhteşem eserler görebilmeniz mümkün.

Kilisenin diğer yerlerinde Kudüs’e Giriş, Lazarus’un Diriltilmesi, Hz. Meryem’in ailesi, Anna ile Meryem’in ölümü ve gömülmesi gibi pek çok sahneyi görebilirsiniz. Hz. İsa’nın çocukluğu ve İncil’den esinlenerek yapılmış fresklerin sayısı oldukça fazla. Bu nedenle Yılanlı Kilise, Ihlara Vadisine gelmişken kesinlikle görmeniz gereken yerler arasında bulunuyor.

Eğritaş Kilisesi

9. yüzyıl sonları ile 10. yüzyıl başları arasında yapıldığı tahmin edilen Eğritaş Kilisesi, Ihlara Vadisi içerisinde bulunan en eski yapılardan. Bizans İmparatorluğu’nun tarihinde büyük bir hasar yaratılmasına ön ayak olan İkonoklast dönem öncesinde yapıldığı düşünülüyor. Vadinin en büyük mezarlık ve tapınaklarından biri olan kilisenin Hz. Meryem’e ithafen yapıldığı biliniyor. Bunu doğu duvarında bulunan iki kitabeden anlayabiliyoruz. İki katlı olarak yapılmış kilisenin günümüze gelene kadar pek çok bölgesi ağır hasarlar alarak yıkılmış. Tapınağın batısında kiliseyi mezarlar ile bağlayan ayrı bir mekan inşa edilmiş.

Kilisenin alt katında cenaze törenlerinin yapıldığı alan ise bu mekanla mezarlıklar aracılığı ile bağlanmış. İncil’den esinlenerek yapılmış olan pek çok fresk görüyoruz kilise duvarlarında. Aralarında en çok dikkat çeken ise iki melek ve piskoposun arasında bakire Meryem’in resmedilmiş olduğu fresk. Bunun gibi İncil’den esinlenerek yapılmış olan diğer eserler: İki Melek Arasında Oturan Hz. İsa, Kudüs’e Giriş, Vaftiz, Yusuf Peygamberin Düşü, Mısır’a Kaçış, Havarilerden ST. Pierre’nin İsa’yı İnkarı… Tüm bu muhteşem eserleri görmek için Eğritaş Kilisesi’ne uğramadan dönmeyin.

Belisırma Köyü’nde bulunan Bizans Tipi Kiliseler, Ihlara Kasabası’nda bulunan kiliselerden farklı olarak hem mimari hem de içerisinde bulunan fresklerin betimlemeleri ile Bizans’ı yansıtıyor. Burada bulunan kiliselerden bazılarının yapılış tarihi net olarak biliniyor. Gelin bu kiliselere birlikte bakalım. 

Direkli Kilise

976-1025 tarihleri arasında yapılmış olan Direkli Kilise aslında başlangıçta bir manastır olarak yapılmış. Adını 6 direk üzerine oturtulmuş merkezi kubbe mimarisinden dolayı almış. Kilise içerisinde bulunan Latince kitabe nedeniyle büyük önem taşıyor. Ihlara Vadisi içerisinde bulunan kiliselerde Bizans’a ait kitabelerin sayısının az olması Direkli Kiliseyi diğerlerinden ayıran en önemli özelliği. Bu sayede yapılış tarihi hatta kimin bağışı sayesinde yapıldığı gibi pek çok önemli bilgiye ulaşıyoruz. Bağışçı Isaak tarafından yaptırılan kilise kapalı Yunan haçı şeklinde tasarlanmış. Üç apsis ve tek kubbesi bulunan yapının girişi ise kuzeyde bulunuyor.

Giriş yapıldıktan sonra kilisenin içerisinde bulunan kapıdan geçilerek keşiş mezarlarına ulaşılıyor. Ayrıca burada kilise mensuplarının odaları da yer alıyor. Maalesef kilisenin içerisindeki pek çok eser şuan gördükleri büyük tahribat nedeniyle anlaşılamaz durumda. Ancak resimlerin 2 ressam tarafından yapıldığı ve konuları göz önünde bulundurularak farklı dönemlerde yapıldığı düşünülüyor. Kilise içerisinde hala anlaşılabilen fresklerden biri Hz İsa ve azizler ile ilgili tasvir edilmiş bölümler. 

Saint Georgeus (Kırkdamaltı) Kilisesi

Ihlara Vadisine en üst noktadan bakabileceğiniz Saint Georgeus (Kırkdamaltı) Kilisesi 1283-1295 yılları arasında yapılmıştır. Belisırma Köyü’ne yaklaşık 1 kilometre uzaklıkta bulunan kilise, adandığı Aziz Geogre’nin adını almıştır. Kilisenin tüm çevresini saran Latince kitabesinde Aziz Geogre’nin adını defalarca görebilmek mümkün.

Kiliseyi önemli kılan ayrıntılardan biri, Selçuklu Sultan’ı II. Mesut’un kilisenin yapılışına destek vermiş olması. Ayrıca o dönem Roma İmparatorluğunun baskılarında kaçarak Kapadokya’ya yerleşen Hristiyanlara sahip çıktığı için resmedildiği tarihçiler tarafından dile getiriliyor. Bu nedenle kilisenin içerisinde bulunan fresklerde İncil’den pek çok sahnenin tasvir edildiği görülürken, Selçuklu Sultan’ı II. Mesut’ta tasvir edilmiş. II. Mesut kilise duvarlarında “Yücelerin yücesi” olarak övülüyor. Kilise diğer kilise diğer kiliselerden farklı olarak bazilikal planlı ve tek nefli olarak yapılmış. Kilisenin altında mezar odası bulunuyor. Duvarlarında ise birbirinden muhteşem eserler görmeniz mümkün. Hz. İsa’nın Göğe Yükselişi, Çarmıha Gerilişi, İsa’nın Değişimi, azizler ve bağışçılar gibi pek çok eser tasvir edilmiş.

Karagedik Kilisesi

Karagedik Kilisesi, dik bir kaya üzerine yaslanmış tepe üzerine kurulmuştur. 11. yüzyılda yapıldığı tahmin edilen kilise, Geç Bizans mimarisi özelliklerini taşıyan taşlar ile örülmüş büyük bir kilisedir. Yapı olarak Çanlı Kiliseye benzeyen yapı, Belisırma’da eskiden yaşan Rumlar tarafından Saint Ermolaos ismiyle anılmıştır. Kilise hakkında kesin bilgiler bulunmamaktadır. Yaslandığı kayadan düşen parçalar nedeniyle fazlasıyla zarar görmüş olan yapının içerisinde hala görülmeye değer pek çok fresk bulunmaktadır.

Fresklerde Bizans sanatının izlerini görmek mümkün. Kilise yıkılmadan önce ana mekan dört kule üzerinde yükselen bir kubbeye sahipmiş. Diğer mekanlarda beşik tonozlarla örtülüymüş. Ancak çatısı ve kuzey duvarı haricinde yapının nerdeyse tamamı yıkılmış. Mimarisi kapalı Yunan haçı şeklinde olan yapı duvarlarında kalan Saint George’nin şehit edilmesi, Saint George Kralın Huzurunda, İşkence Çarhı, Elizabeth’in Takibi, Prothesis’te Zekeriya’nın Öldürülmesi, , Salome’nin Vaftizci Yahya’nın Başını Yıkaması gibi görülmeye değer pek çok freski içerisinde barındırıyor. 

Ala Kilise

Vadinin doğu yamacında bulunan kilise, Hristiyanlığın ilk dönemlerinde haç planlı ve tek kubbeli olarak kayalara oyularak yapılmış. İçerisinde bulunan fresklerin 10. yüzyıl sonları ile 11. yüzyıl başlarında yapıldığı düşünülen kilisenin küçük girişleri ve pencereleri vardır. Yapıldığı dönem Hristiyanlığın kabul edilmiş olması ve serbest olarak yaşanması nedeniyle dış cephesi işlenmiş ve oldukça düzgün bir şekilde yapılmıştır. Merkez mekân ve haç kolları, kubbe, köşe odaları beşik tonozla örtülüdür. Manastır mekanını içeren kısım üç bölümden oluşmaktadır. Her bir bölüm üç yatay şeride ayrılmıştır. Sağdaki bölümde manastırın diğer mekanlarına geçiş yapılması için bir kapı yapılmıştır. Bezir yağı bölgede özellikle yağ kandillerinde kullanılan çok önemli bir maddeydi.

Bölgede yetişen keten ve ızgın denilen bitkilerden üretilirdi. Yapının içerisindeki bölümlerden biri aydınlatma için üretilen bezir yağının yapılabilmesi için bezirhaneye haline getirilmiştir. Hala yağ çıkarmak için kullanılan presler gibi pek çok aleti bölgede görebilmeniz mümkün. Kilisenin içerisindeki fresklerin büyük bir bölümü tahrip olmuş olsa bile hala içerisinde görülmeye değer pek çok eser mevcuttur. Mısırlı Meryem’in Takdis Edilmesi, Zosimus’un Mısırlı Meryem’e Paltosunu Vermesi, Ziyaret, Anastasis (İsa’nın Cehenneme İnmesi), Doğum, Son Akşam Yemeği, Kudüs’e Giriş, Fırında Üç İbrani Genci gibi pek çok eser kilisenin duvarlarında tasvir edilmiştir. 

Bezirhane Kilisesi

Ala Kilisesi’nin hemen yanında bulunan, kayalara oyularak yapılmış olan Bezirhane Kilisesi adını üretimi o dönem çok yoğun olarak yapılan bezir yağından alıyor. Bezir yağı üretmek için kullanılan kilisenin içerisinde 12.-13. yüzyılda bu konuyu tasvir etmek için yapılmış pek çok fresk tahrip olmuş ve günümüze kadar gelememiştir. Kemerli bir girişle ulaşılan kilisenin içerisinde ahşaptan yapılmış olan bezir yağı havuz teşkilatı bulunmaktadır. Yapının tavan ve duvarlarında Vaftiz, Metamorfosis, Fırında Üç İbrani Genci, Deesis, Aziz ve Martirler sahnelerinin bulunduğu freskler aşırı nem sonucu ayırt edilemez hale gelmiştir.

Bezirhaneler yapıldıkları dönemde bölge için çok önemliydi. Halkın aydınlanma ihtiyacının karşılandığı bu alanlar, ızgın otunun yağının çıkarılması ile elde edilen bezir yağının üretim alanlarıydı. Elde edilen yağlar, kiliseler, kaya oyma mekanlar ile yeraltı şehirlerinin, kandiller vasıtası ile aydınlatılmasında kullanılırdı. İçerisinde bulunan güzellikler günümüze taşınamamış olsalar bile kilisenin içeresinde hala görmeye değer eserler mevcut.

Bahattin Samanlığı Kilisesi

1950’li yıllara kadar yerleşim yeri olarak kullanılan Bahattin Samanlığı Kilisesi’nin tam yapılış tarihi bilinmemekle birlikte 10.-11. yüzyıl arasında yapıldığı tahmin edilmektedir. Burada yaşayan Bahattin adındaki birinin kiliseyi samanlık olarak kullanması nedeniyle de, köylüler kiliseye bu adı vermişler. Kilise, tek nefli be apsitli bir yapıda olup, içindeki feskler günümüze iyi bir şekilde gelmiştir.

İçerisinde bulunan fresklerde İsa, Mikail, Cebrail, Petrus ve Paulus, İsa ve iki melek, Meryem’e Müjde, Ziyaret, Su Deneyi, Beytüllâhim’e Yolculuk, İsa’nın Doğumu, Üç Müneccimin Tapınması, Yusuf’un Rüyası, Mısır’a Kaçış, Masum Çocukların Öldürülmesi, Zekeriya’nın Öldürülmesi, Elizabeth’in Takip Edilmesi, İsa’nın Tapınağa Takdimi, Vaftizci Yahya’nın Görevlendirilmesi, Lazarus’un Diriltilmesi, Kudüs’e Giriş, Son Akşam Yemeği, İhanet sahnesi, İsa çarmıha gerilmesi, İsa’nın gömülmesi, Anastasis (İsa’nın cehenneme inmesi), İsa’nın iki Meryem’e Görünmesi konuları işlenmiştir. Freskleriyle göz dolduran bu kiliseyi kesinlikle görmeniz gereken yerler listenize eklemeyi unutmayın. 

Batkın Kilisesi (Açıkel Ağa Kilisesi)

Batkın Kilisesi’nden günümüze sadece bir kalıntı gelebilmiş. Yapılış tarihinin 8. yüzyıl olduğu düşünülen yapı manzara terasını taşıyan kaya bloğun altında kalıyor. Belisırma’ya doğru giderken yol üzerinde kalan manzara terasını görmek isterseniz bu sırada Batkın Kilisesi’ni ziyaret edebilirsiniz.

Ihlara Vadisine Nasıl Gidilir?

Aksaray ilinin Güzelyurt ilçesine bağlı olan Ihlara Vadisi, Göreme’den yaklaşık 85 kilometre uzaklıkta bulunuyor. Kapadokya’yı ziyaret etmek için gelenler burayı uzak buldukları için farklı seçenekler sunulmuş. İsterseniz özel aracınızla, isterseniz araba kiralayarak ulaşıl sağlayabilirsiniz. Ayrıca günübirlik turlar ile bölgeye ulaşım sağlanıyor. Eğer Kapadokya’dan değil de farklı bir şehirden gelecekseniz trenle Kayseri’ye kadar geldikten sonra otobüsle aktarmalı olarak Ihlara Vadisi’ne ulaşım sağlayabilirsiniz. Ayrıca Nevşehir Kapadokya Havalimanı veya Kayseri Havalimanı’na iniş yaptıktan sonra araç kiralayarak ya da otobüslerle Ihlara Vadisi’ne geçebilirsiniz.

Alternatif birkaç gidiş yolu daha bulunmaktadır. Eğer Aksaray istikametinden otobüs ile gitmek istiyorsanız günün belli saatlerinde seferler düzenlenmektedir. Ortalama uzaklık 45 kilometredir ve yarım saate yakın bir sürede Ihlara Vadisi’ne ulaşabilirsiniz. Diğer bir yol ise Niğde üzerinden olandır. Bu güzergahta köylerden geçerek nispeten uzun ancak keyifli bir yolculuk yapabilirsiniz. İstanbul ve çevresinden gelmek isteyenler ise Bolu Dağı yolundan Aksaray’a geçebilirler.

Ihlara’daki Kamp Yerleri

Ihlara Vadisinin içerisinde kamp yapılamıyor. Ancak yakın alanlarda kamp yapılabilecek alanlar mevcut. İçerisinde tuvalet, yeme içme yerleri ve internet bulunan işletmelerde kişi başı 20-30 TL ödeyerek konaklayabilirsiniz. Otopark ücreti ise 10 TL.

Ihlara’da Ne Yenir?

Melendiz Çayı’nın üzerine kurulmuş ev tarzı barakalar bulunuyor. Vadinin içerisinde gezerken bu alanda kahvaltı yapmanız, yemek yiyebilmeniz mümkün. Burada ödenen ücretler menüye göre değişiklik gösteriyor. Ortalama bir kahvaltı için kişi başı 50-60 TL öderken, öğle ve akşam yemekleri için kişi başı 70-90 TL ödeyerek bu güzel manzarada karnınızı doyurup yolculuğunuza devam edebilirsiniz. 

Ihlara’dan Ne Alınır?

Vadi girişinde birçok hediyelik eşya satan mağaza ve dükkan bulunuyor. En çok satılan ürün ise Kapadokya’nın simgesi olan sıcak hava balonlarının minyatür şeklinde anahtarlıkları. Bunun dışında yine buraya özel dokuma eşyalar, çantalar, çömlekten yapılan kaplar, bardaklar da sevdiklerinize alabileceğiniz hediyeler arasında yer alıyor.

Ihlara Vadisi Ziyaret Saatleri ve Giriş Ücreti

Ihlara Vadisi Ören Yeri, Nisan-Ekim ayları arasında pazartesi günleri hariç her gün 08:00-19:00, Ekim-Nisan ayları arasında ise 08:30-17:30 saatleri arasında ziyarete açıktır. Giriş ücreti 45 TL’dir. Müzekartınız varsa ücretsiz bir şekilde giriş yapabilirsiniz.

gisela
Gisela Efe

Gisela Efe bir turizm gönüllüsüdür. Turizm otelcilik bölümü mezunu olan Gisela, kendi seyahat acentasını işlettikten sonra neredekalinir.com sitesini açarak otel tavsiyeleri paylaşmaya başlamıştır. Yazılı ve dijital basında birçok turizm içeriği ve raporu bulunmaktadır. Bu içerikte sunulan tüm bilgiler ve tavsiyeler benim kendi görüşlerimi içerir.

Yorum yapın